Kayıtlar

Laz Alpleri

Resim
Yerli ve yabancı kalabalıkların istilasından kaçarak Artvin'e doğru geri çekilişimiz devam ediyor.  Memleketimiz Trabzon'u çok öncesinden kaybetmiştik; HES'lerle perişan olan derelerimiz, süs havuzuna döndürülen Şerah Gölümüz (Uzungöl), akın akın istilaya uğrayan Sümelamız ve kötü yapılaşma örnekleri ile dolu memleket topraklarımızı terk edip, Rize Fırtına Vadisi'ne sığınmıştık.  Son iki Karadeniz turumuzda doğum yerimiz Trabzon'u sadece uçağın indiği yer olarak kullanıp doğrudan Fırtına Vadisi'ne yol almıştık, şimdi de Fırtına Vadisi'nden de daha da geriye çekilip Artvin'e sığındık. Fırtına Vadisi de plansız turizmin kurbanı olmak üzere.. Havva Ana Bir Karadenizli olarak iyi bilirim ki, Karadenizli her şeyi hoyrat kullanır, estetik kaygısı yoktur, işlevsellik ve maddi kaygılar önde gelir. Genellikle de iyi eğitim görmüş Karadenizli Karadeniz'de yaşamadığı için Karadeniz coğrafyası hoyrat ellerde çaresiz kalır. Doğaya sahip çıkmaya ilişk

Münih

Resim
Genç Türklerin Acıları! Münih’e ikinci gelişim, genel turistik keşifleri ilk seyahatimde yapmıştım, hem şehir-içi, hem şehir-dışı hemen ziyaret edebileceğiniz yerler konusunda sizi internet aleminin derya deniz bilgi havuzuna bırakıyorum. MarienPlatz Tek bir Münih yoktur, herkesin farklı bir Münih’i vardır. Genellemeler yapmak ve herkesin aynı tadı almasını beklemek yanlış olur.  Ben kendi Münih’imi anlatıp, kendime aldığım tadları paylaşayım. Münih küçük bir şehir, ikinci seyahatimde bu küçük şehri daha da küçültüm, kendime Schwabing bölgesini mesken eyledim. Şehrin geri kalanı sahiplerine kalsın, beni Schwabing’e bırakın bir ömür yaşarım. Aradığımı bulduktan sonra yeni keşifler yapma peşine düşmüyorum artık, kahvemi aynı kafede içmeye başlıyorum, yemeğimi aynı restorantta yemeye devam ediyorum, aynı yürüyüş yolunu kendime rota ediniyorum; kendime kendimce bir rutin yaratıyorum.  Kendi yarattığım küçük Schwabing dünyasından yola çıkarak Münih'e ilişkin ill

Budapeşte

Resim
Londra parklar, Paris meydanlar şehri ise Budapeşte heykeller şehridir!  İstanbul için hep hayal ederdim bunu; hayal ettiğimi Budapeşte'de buldum; şehrin, mutlaka meydanlarına değil ama küçük sokaklarına heykeller dikmek, günlük hayatı tatlı sürprizlerle donatmak güzel olurdu. Heykel derken kasteddiğim kaideler üzerinde yükselen, insana tepeden bakan anıtsal eserler değil, göz hizasında insanlarla demokratik ilişki kuran sanat eserleri.  Heykel konusuna ilerde tekrar döneceğim, yalnız şunu da belirteyim, Macarlar bunu biraz abartmış, Ronald Reagan'ın bile heykelini dikmişler. ABD'de veya dünyanın herhangi bir yerinde daha evvel herhangi bir Reagan heykeline rastlamamıştım. Heykeller şehri derken Tuna'ya da haksızlık etmiş oluruz ama. Budapeşte bir Tuna şehridir; Tuna hiç bir şehirle bu kadar özdeşleşmemiştir, en azından benim nezdimde. Tuna denince benim aklıma diğer şehirler değil Budapeşte gelirdi. Bununla birlikte Tuna'ya sempati kazandıran Nazı

İtalyan Rivierası; Cinque Terre, Portofino

Resim
Katı olan her şeybuharlaşıp havaya karışıyor!  -Komünist Manifesto- İtalya biz Türklere kendini nasıl sevdiriyor ki bir güneyinden giriyorsunuz, bir kuzeyinden; sonra ‘e bu kadar yeter' dediğinizde de bu kez başka bir yeri ile ilgili olarak kendinizi gezi planı yapıyorken buluyorsunuz. Kanımca, İtalya’yı bu kadar sevmedeki en önemli etkenlerin başında damak tadlarımızın birbirine çok benzemesi geliyor. Bir tatilci yeme içmeden memnun oluyorsa diğer her şeyden de memnun olma eğilimine giriyor. Uzatmayalım, rotamızı tek cümle ile söyleyip detaylara geçelim: Genova’ya varış, 3 gece Rapallo (SML, Portofino, Camogli için), 5 gece La Spezia (Cinque Terre, Lerici, Porto Venere için) ve Pisa’dan ayrılış. Love in Portofino - Andrea Bocelli  Portofino'da dinlenir! Ulaşım Önce ulaşımla ilgili temel bilgileri vereyim. İtalya seyahatlerinde araba kiralamak eğer 4 kişi vs iseniz ekonomik olabilir ve aklıma gelmeyen bazı avantajlar sunabilir ama biz şu

Midilli - Lesvos

Resim
Ege Denizi Balıklarındır! Midilli’yi biz Midilli olarak biliriz ama asıl adı Lesvos (Lesbos diye okunur)’dur. Adanın Mitillini kenti, ki en büyük kentidir, Türkiye’ye en yakın yer olduğu için biz Türkler de adayı Midilli olarak bellemişizdir. Adaya 23 Nisan’da gittik, sezon henüz açılmamış, işletmelerin yarıya yakını kapalı. Avrupa turistlerinin adaya gelişi 1 Mayıs’la birlikte başladığı için sezon başlangıcının Mayıs olduğu söylendi. Nisanda geceleri biraz üşüyebilirsiniz. Sıcaklık bakımından Mayıs daha iyi olabilir. En sonda söyleyeceğim şeyi en başta söyleyeyim: 12 Adanın Yunanlıların elinde kalmış olmasına sevineceksiniz. Daha önceki Thassos Adası ziyaretimizde de benzer sonuca ulaşmıştık, burada bunu teyit ettik. Ada, doğanın en vahşi yaratığı insanoğlunun tahrip edici etkisine maruz kalmamış, Mitillini hariç kötü yapılaşma örnekleri mevcut değil, eskilerin Ege sahil kasabalarını andırıyor. Biz günümüzde tek bir güzel Ege kasabası görebilmek için turizmleştirilm