Laz Alpleri

Yerli ve yabancı kalabalıkların istilasından kaçarak Artvin'e doğru geri çekilişimiz devam ediyor. 

Memleketimiz Trabzon'u çok öncesinden kaybetmiştik; HES'lerle perişan olan derelerimiz, süs havuzuna döndürülen Şerah Gölümüz (Uzungöl), akın akın istilaya uğrayan Sümelamız ve kötü yapılaşma örnekleri ile dolu memleket topraklarımızı terk edip, Rize Fırtına Vadisi'ne sığınmıştık.  Son iki Karadeniz turumuzda doğum yerimiz Trabzon'u sadece uçağın indiği yer olarak kullanıp doğrudan Fırtına Vadisi'ne yol almıştık, şimdi de Fırtına Vadisi'nden de daha da geriye çekilip Artvin'e sığındık. Fırtına Vadisi de plansız turizmin kurbanı olmak üzere..
Havva Ana
Bir Karadenizli olarak iyi bilirim ki, Karadenizli her şeyi hoyrat kullanır, estetik kaygısı yoktur, işlevsellik ve maddi kaygılar önde gelir. Genellikle de iyi eğitim görmüş Karadenizli Karadeniz'de yaşamadığı için Karadeniz coğrafyası hoyrat ellerde çaresiz kalır. Doğaya sahip çıkmaya ilişkin tüm mücadele, coğrafyasına sahip çıkan bir avuç Karadenizli tarafından yürütülür. Yeri gelmişken bu mücadelede emeği geçen herkese, Havva Analara, Metin Lokumculara, avukat Cihan Erenlere hepsine ama hepsine en derin saygılarımı, sevgilerimi sunarım. Bu doğanın tahribatına sebep olan tüm politikacılara, karar vericilere, paragözlere ise en içten duygularımla bela diliyorum.

Dilek ve temenniler sonrası gezimize başlayabiliriz.


Trabzon Havaalanı'ndan 3,5 saatlik yolculuk sonrasında Hopa'ya vardık. Mençuna ve Karagöl ziyaretlerinden sonra 'yüksek dağlara doğru (Koliva)' yürüyüş rotamıza koyulduk. Karagöl'den araçla bir saatlik yolculuk sonrası Atansu yaylasından itibaren rotamıza yürüyerek devam ettik. 2.500 metreye kadar çıkıp, 2.300 metre yükseklikte Beyaz Su yaylasında yürüyüşü bitirdik. Yaklaşık 10 km'lik parkuru 3 saatte tamamladık. Normalde beş saat olarak planladığımız yürüyüşün daha kısa sürmesinin sebebi yoğun sis ve hafif/orta şiddetteki yağmurda hızımızı artırmamızdı. Yüksek dağ manzaralarını ve ayaklarımızın altında uzanan bulut denizini görme şansımız olmadı. Bununla birlikte yüksek dağ çiçekleri ve çiy taneleri ile örtülmüş bitki örtüsü yol boyunca bizi büyük keyfe gark eyledi.  Bu arada, biz sis ve yağmurdan da şikayetçi değiliz. Konaklamayı Beyaz Su (Ebrika) Yaylasında yerel rehberimiz İsa Hocanın ev/pansiyonunda yaptık.  Annesinin yaptığı çok güzel yemekleri yedik, babası ile tanıştık ve akşam soframızda hep beraber "bi büyük" dostumuzu ağırladık, oradan da Turuncu Zamanlar'a selam çakıp, yayla evinde Demre'nin annesini saklayan köylü kadınların ellerinden öptük, ama diğer yandan da Şavşat'ından Kızıldere'sine jurnalci tüm muhtarlara düz gitmeyi unutmadık.   
Ebrika Yaylası
Trabzon'dan Of/Rize'ye kadar olan bölgenin iç taraflarında Romeika kültürü ve dili baskın iken, Of sonrasında Rize'den Artvin'e kadar olan bölgede, özellikle Çamlıhemşin-Fırtına Vadisi'nde Ermeni kültürü ile harmanlanmış Hemşin kültürü, Rize Pazar civarında ise laz dili ve kültürü kendini gösterir. Artvin'e geçince ise bambaşka bir aleme açılırsınız; Gürcü dili ve kültürünün varlığını hissetmeye başlarsınız artık. Bunu niçin söylüyorum: tek bir Karadeniz kültürü yok, farklı geçmişlere sahip çok kültürlü bir coğrafyadır Karadeniz. Hepsinin ortak özelliği ise insanlarının konuşmayı şehvetle sevmeleri ve sırtı lacivert hamsiler uğruna bir şarkı söyler gibi ölüme gidebilecek olmalarıdır.
Çifte Köprü - Arhavi

İkinci gün rotamız Beyaz Su Yaylası’ndan (Ebrika) Yıldızlı Göl'e (2.840 mt) yürüyüştü. Günlük güneşlik bir hava ile yola koyulduk, şansımız yaver gitti. 3 saatlik bir tırmanış sonrası göle vardık, dönüşümüz ise 2 saat sürdü. Tamamıyla bulutlar üzerinde bir yürüyüş yaptık, müthiş bir görsel şov vardı. Daha önceki iki turumuzda şahit olmadığımız bir şovdu bu. Göl de inanılmaz güzeldi, şort ve havlularımızı getirmemenin pişmanlığını yaşadık. Suyun sıcaklığı 8 derece civarı:) Keyfine vara vara yürüyüşümüzü tamamladık. Yürüyüşün son anlarında yoğun sis güzelliğini göstererek kulaklarıma Eternity and A Day müziği fısıldadı. 
Yıldızlı Göl Tırmanışı


Yıldızlı Göl
Bu bölgede yürüyemediğimiz rota Beyaz Su Yaylası (Ebrika)-Macahel rotası oldu. Atansu-Beyaz Su rotasını açık havada yürüyüp neler göremediğimizi de görmek isteriz ama. Bölgeye tekrar gelecek olmanın tohumlarını ekiyorum ortalığa. 

Gezdiğim gördüğüm onlarca yere ilişkin tavsiyeler vermişken memleketime ilişkin tavsiye vermemek olmaz.

Şehir merkezlerinde hiç vakit harcamayın. Yükseklere çıkın ve en bakir yerlere kaçın. Şehir merkezleri yeşil ile tuğla renginin harman olduğu yerlerdir. Karadenizde binaya sıva ve boya gereksiz görülür!!

Kendi başınıza ve kendi aracınızla gitmeyin, turla gidin. "Yayla turu" programlarını tercih edin. 

Konaklamalar konfor anlayışınıza göre şekillenir. Turlar da sizi İstanbul konforu sunan kendi otellerine yönlendirir. Eğer tur programına müdahele edebilecek kalabalıkta iseniz Fırtına Vadisi'nde Pokut'ta Plato'da Mola, Amlakit'te Ufuk Pansiyon, Gito'da Hozboncuk Dağ Evi ya da Koçira Pansiyon konaklama için seçenekleriniz olabilir. Son gezimizdeki Artvin yaylalarında konakladığımız yerler aynı kategoride değil, epey bir aşama katetmeleri gerekiyor, ha biz mutlu değil miydik, mutluyduk, o başka! Macahel Pansiyonlarından övgüyle söz ediliyor, görmedik, kalmadık, bilmiyoruz. 


Doğu Karadeniz'e Temmuzda gitmeyin, yağmur mevsimidir, bu yüzden Temmuz ayı Çürük Ayı diye adlandırılır. Ağustosun 2. haftası sonrası yağmur ihtimali düşer. Yağmur olursa da mutsuz olmayın; doğanın keyfini çıkartın. 19 Ağustost'ta bile yoğun sis ve yağmur altında kaldık. Bunun garantisi yok. Temmuz 10 öncesi bölgeye giderseniz, yükseklerde bitki örtüsü çok daha renklidir.

Bölgeye spor ayakkabı ile gitmezseniz kendinize çok büyük bir jest yapmış olursunuz, su geçirmeyen trekking ayakkabıları sizi epey mutlu edecektir. Baton kullanmayı deneyiniz.

Kutsalımız Kazım Koyuncu'dur. Bölgeyi onun müzikleriyle dolaşınız. Sonbahar filmi ve müzikleri ise tur öncesi veya sonrası sizi Karadeniz toprakları, dağları, denizleri ile birleştirecektir. Yusuf ise gönlümüzdeki Karadenizlidir, kendimizizdir, bölgede karşılaşma ihtimaliniz düşüktür.



Bir sonraki rota Svaneti, Mestia. Ve böylece ülkeyi terk etmiş oluyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Hiçbir şey yapmamanın tatlılığı”/Güney İtalya

Güney Fransa, Cannes, Nice, Monte Carlo

Den Haag, The Hague, Lahey veya her neyse!