Moskova

Şimalin Yıldızı

Yüzümüz hep Batı’ya dönük olduğu için akla doğuya gitmek hiç gelmiyor. Oysa devasa kültürlerle kapıkomşuyuz ama bu kapıkomşularla muhabbetimiz hiç yok.

Moskova'dayım, bir haftalık uluslar arası bir seminer. Seminer katılımcıları Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Azerbaycan ve Ermenistan, yani dağılan SSCB ülkeleri ve Türkiye’den ben. 20’yi aşkın ülke. Hemen şunu söylemeliyim: organizasyonu düzenleyen rus yetkililerin Türkiye’ye verdiği önem diğer hepsine verdiklerinden fazla. Belki diğerlerini hala kendi “şehir-devletleri” olarak addediyorlardır. Verilen önemin yanında, gösterilen sıcaklık da boşver ABD’yi, kur bir Rus Türk ittifakı dedirten cinsten. Ancak rus üst düzey bürokratlardan gördüğüm bu sıcaklığın halk arasında mevcut olan Türklere bakış açısıyla birebir örtüşmediğini söylemeliyim. İlk olarak inşaat sektörümüzün bu ülkeye girmiş olması, ve Türkiye’yi temsilde inşaat işçilerimizin öncü misyonu (!), 90’lı yıllarda işadamlarımızın(!) rus halkına attığı kazıklar (misalen, fındık diyerekten leblebi satılması!) ve bugünkü seks turizmi meyvelerini(!) sokakta veriyor. Türk olduğunuz öğrenilince haffiten bir çekinseme kendini gösteriyor. Avrupa’da uzun bir sürede oluşturduğumuz olumsuz imajı Rusya’da 20 yılda oluşturmayı başardık!

Her zamanki gibi “imaj meselesi” konusuna değindikten sonra şehir hakkındaki izlenimlerimizi anlatmaya geçebiliriz.

Sıcak veya elin tabiriyle “cosy” bir şehir değil!
Çok geniş caddeler, büyük binalar ve meydanlar şehrin içinize bır sıcaklık vermesini engelliyor. Bir meydanı diklemesine geçmeniz 15 dakikanızı alabilir, ama zaten meydanı üstten geçemezsiniz ki, alttan alt geçitlerden dolaşmanız gerekir. Veya bir ana caddenin diğer tarafında yürüyen arkadaşınızı seçme şansınız çok düşük mesela. Böyle olunca çok büyük açık alanlarda küçük insan moduna giriyorsunuz. Ben kainatta bir nokta bile değilmişim hissi Ama diğer yandan bu kadar geniş caddeler ve meydanlar her ne kadar bugün iyi kullanamasalar da ilerde şehir plancılarına büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Burada bir not düşmek lazım: Haritaya bakıp kendinize bir rota çiziyorsanız, yolların meydanların genişliğini gözönünde bulundurunuz. "Şurdan şuraya yürümek" öyle hiç de kolay değil.

Güvenli bir şehir, hiç korkmayın!

Gitmeden önce okuduklarım ve bana söylenilenler şehrin hiç de güvenli olmadığı idi. Kesinlike öyle değil. Tabi ki bu sözüm “golden circle” için geçerli. Halkanın dışı için konuşamam. Bu demek değildir ki ihtiyatı elden bırakın. Çok geç saatlerde de otelime yürüyerek döndüm ve etrafta rahatsız eden hiç kimse olmadı. Bununla birlikte gece taksi kullanın, taksiler çok ucuz. 100 rubleye hadi 200 diyelim en fazla, istediğiniz her yere gidersiniz. Ama bunu resmi taksilerle yapamazsınız. Üzerinde taksi şapkası olanların ücreti yüksek olur. Siz yoldan geçen “devrim arabaları”na el edin. Eski model sovyet arabaları. Korsan taksicilik yapıyorlar. Zamanında bunlardan almak için 3-4 yıl sıra bekleniyormuş. Gördüğünüzde el edin. Standart fiyatları 100 rubledir. Bu arada resmi taksilerde de taksimetre olmadığını söyleyeyim. Her şey pazarlık usulu. Havaalanından şehre gitcekseniz sizden 4000 ruble isteyeceklerdir. Siz 1500 ruble deyin ve bir ruble dahi yukarı çıkmayın.

Metroyu kullanın!
Size tavsiyem özellikle yoğun saatlerde taksi ile bir yerlere gitmeye çalışmamanız. Metroyu kullanın, aceleniz yoksa metroda kaybolun. Ama kaybolurken de elinizde bir metro haritası bulundurun. Haritada istasyonların hem kiril hem de latin harfleri ile yazılmış olması işinizi kolaylaştırcaktır.
Moskova metrosunu gördükten sonra bir kez daha kendimize kızdım. 1930’larda inşaatına başlanmış metronun. Biz ise 1993’te metroya ilk kazmayı vurmuşuz. Arada yaklaşık 60 yıllık bir gecikme, 60 yıllık bir uzak görüş eksikliği var.

Metro istasyonları
güzel avizelerle ve bazıları ise sanat eserleri ile süslenmiş. Belli başlı gezilecek olanlar Mayakovskaya, Novokuznetskaya, Kropotkinskaya, Novoslobodskaya, Kievskaya.

Metro sistemini anlamanız bi kaç gününüzü alacaktır, panik yapmayın. Bol bol yardım isteyin.

Eğer metroyu anlarsanız ve Yeşil Hatta binecek kadar da ilerlemişseniz havalanı dönüş yolunu metro ile yapabilirsiniz. Yeşil hattıın son istasyonu Rechnoy Vokzal’e varın, trenin gidiş yönünden sağdan çıkın, karşınızda dolmuşları görceksiniz. Dolmuşlar konforlu. THY ile uçuyorsanız ilk havaalanında ineceksiniz. Bu seyahatin Bellaruskaya metro istasyonundan itibaren toplam süresi 1 saat, maliyeti ise 1 dolar. Şayet havaalanına taksi ile gitmek istiyorsanız akşam 6.30 uçağı için taksiye biniş saatinizin 13-13.30 olması öneriliyor. Moskova’ya gidiş yolunda yanımda oturan Türk işadamının tavsiyesi bu. Kendisi yoğun trafikten dolayı 2 kere uçak kaçırmış.
Moskova’nın bu kadar geniş caddelere ve gelişmiş metroya rağmen İstanbul’dan beter trafiğe sahip olması nasıl açıklanır bilmiyorum. Bir görüş şehrin trafiğini yönetmekten bihaber olmaları.

Yemekler/Cafeler
Rus yemeklerini denemedim, ama zaten güzel bir rus mutfağından da bahsedildiğini hiç duymadım. En beğendiğim restorantlar Akademiya (pizzaları çok iyi) ile Kofemania oldu. Akademiya’nın birkaç şubesi var. Tiverskaya üzerinde yürümüniz muhtemel olduğu için her iki restoran da yolunuzun üzerinde olacaktır. Sırtınız Kızıl Meydan’a dönükken Tiverskya üzerinde sağdan 50-100 mt yürüdüğünüzde ilk sağda trafiğe kapalı yoldaki sağdaki ilk restaurant Akademiya’dır. Kofemania ise Tiverskaya’da soldan yukarı doğru yürüdüğünüzde soldan ilk ya da ikinci gireceğiniz bir sokağın ilerisindedir. Tiverskaya üzerinde gitmediğim ama övgüsünü duymuş olduğum bir İtalyan restaurantı var: Mi Piace. Burayı da deneyebilirsiniz.

Görülecek Yerler
Görülecek yerler açısından Moskova çok da zengin değil. Kızıl Meydan ve Kremlin ile Arbat Sokağıni iki günde rahatlıkla gezebilirsiniz.

Kızıl Meydan’daki renkli soğan kubbeli dünyanın en meşhur kilisesi Sn. Basili Rusların Kazan’ı fethi şerefine yapılmış. Lenin mozolesi de (Red Square) Kızıl Meydan’dadır. Pazartesi günleri hariç her gün 10-13 saatleri arasında ziyarete açıktır. Kremlin Sarayı’nın yapımına III. Konstantinopol’u kurma hayali ile başlanmıştır. Kremlin’in içindeki müze ve katedralleri görmek için sıraya girmelisiniz. Ben girmedim ve Kremlinin içini de ziyaret etmemiş oldum. Kızıl Meydan’da yer alan çember şeklindeki yükselti ise zamanında ibret-i alemlik baş kesme törenlerinin yapıldığı yerdir.

Moskova’nın trafiğe kapalı Arbat Sokağı ise Moskova’da göreceğiniz en sıcak sokaktır. Güzel yapılarla süslüdür ve sokak üzerinde pek ressam karikatürist hünerlerini göstermektedir. İstiklal Caddesi’ni anıştırır. Uzunluğu yaklaşık 1 km kadardır. Moscow Hard Rock Cafe de buradadır. Moskova’nın en pahalı apartmanlarının bu sokak üzerinde olduğu söylenir. Pek çok ünlü müzisyen şair bu sokakta yaşamıştır. Burada yaşamış ünlülerden biri de troçki’dir. Arbat’a girişinizde hemen ilk sol sokağa saptığınızda Balşoy Afanavsiyevskiy Pereulok’a gireceksniz. Bu sokak zamanında anarşistlerin “baba”larından Bakunin’in de yaşamış olduğu sokaktır. Zamanında Lenin’in Bakunin’e ettiği küfürlerle ağzı bozulmuş kuşaktansanız bu sokağa dalınız. Sokaktaki kilisenin kilise olarak kullanılmaması için Sovyet rejimi zamanında bayağı uğraşılmış, kilise elektromekanik fabrikasına bile çevrilmiştir.

Gorki Parkı (Park Kultury) rusların dinlenmek ve yürüyüş için kaçtığı Moskova nehri kıyısında içinde oyun parklarının da olduğu, bisiklet kiralayıp gezebileceğiniz bir parktır. Özellikle yazları çok kalabalık olduğu söylenir. Sonbaharda da parkın güzel göründüğünü söylemeliyim. Kışın parkta ren geyiklerinin çektiği kızaklarla gezinti yapıldığını da duydum.

Dünyanın en güzel süpermarketi

Yelisev Yiyecek Pazarı Tiverskaya üzerinde bir market. Dünyada bu kadar güzel bir market başka bir yerde göremezsiniz. Ziyaret etmenizi salık veririm. Çıkışta da kapı komşusu Ecad'da kahve içmeyi unutmayın.

Moskova’yı tepeden görmek için şehrin biraz dışına çıkmanız gerekir. Lenin Tepesi Moskova’ya kuşbakışı bakabileceğiniz bir tepedir.
Fotoğraftaki yeni şehir merkezinin önemli bir kısmının Türk şirketleri tarafından inşa edildiğini söylemek lazım. Moskova Devlet Üniversitesi (Moscow State University) yani 7 kızkardeşten (seven sisters) biri de bu tepededir.

Moskova’da göreceğiniz 7 yüksek bina Stalin’in Seven Sisters’i olarak adlandırılır. Sanırım New York’taki Empire State’e öykünülmüş, bizde de yüksek gökdelenler olsun misali. Zaten Sovyet Blokunun çökmesinin nedeni Batı’yla Batı kurallarına göre giriştikleri rekabet değil miydi? Gökdelenler 1947 ile 1953 tarihleri arasında yapılmış. Şehrin merkezindeki Rusya Dışişleri Bakanlığı bunlardan biri. Bir diğeri ise Lenin Tepesi’ndeki Moskova State Universitesi.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Çok güzel bir gezi yazısı olmuş. Emeğinize sağlık. Gitmişken Nazım'ın mezarını da ziyaret etseydiniz... Hilmi Alişanoğlu

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Hiçbir şey yapmamanın tatlılığı”/Güney İtalya

Güney Fransa, Cannes, Nice, Monte Carlo

Den Haag, The Hague, Lahey veya her neyse!