Talin, Estonya

Bir masal kenti Tallinn

Tallinn, Estonya’nın ya da diğer adıyla e-stonya’nın başkentı. Riga’ya 300 km mesafede. Otobüsle 4.30 saat sürüyor. Estonya ile Letonya arasındaki sınır kapısı devre dışı bırakılmış. Seyyar pasaport polisi otobüsleri durdurup pasaport kontolü yapıyor. Eğer arabayla gidiyorsanız pasaport kontrolüne takılmanız sizin şanssızlığınız (Eğer vizeniz varsa tabi ki herhangi bir sorun yok).

Önce Estonya hakkında kısa bir bilgi:

Estonya 1.5 milyonluk bir ülke. Eski Sovyetlerin siber teknoloji üssüymüş. Ki bugün onun meyvelerini topluyor. Skype ve Kaza Estonya kökenli internet araçları. Estonyalıların dörtte üçü vergilerini internet aracılığıyla yatırıyormuş. Finlandiya’ya çok yakın, Helsinki 1 saat mesafede. Finlilerle akrabalıkları var. Finlandiya’ya göre ucuz olduğu için gelen turistlerin yarısı Finli.
Sovyetlerden ilk ayrılan Baltık ülkesidir. 300 bin kişi şehrin meydanında toplanıp şarkılarla bağımsızlıklarını ilan ettikleri için “şarkı devrimi” diye adlandırılır bu olay.

Letonya’da olduğu gibi ruslardan nefret bu ülkede de mevcut. Nüfusun % 30’u etnik olarak rustur. Herkes rusça bilir.


Dönelim Tallinn’e.

Tallinn otobüs istasyonuna vardığınızda bir fabrikanın üst katlarının ofis katlarına çevrilmiş olduğunu görceksiniz. Güzel bir mimamri örneği. Otobüs istasyonundan 4 nolu trame bindiğinizde 4 istasyon sonra şehir merkezine varırsınız. Yanınızda Estonya kronu bulunmayacaktır büyük ihtimal. O zaman dert etmeyin, biletsiz binin Bu arada 15 Estonya Kronu=1 Euro.

Şehrin ana meydanında yapacak çok bir şey yok ama insanları gözlemlemek için iyi bir yer. Hem de güzel bir park var. Parkta oturup Estonyalılara ilişkin ilk görsel izlenimlerinizi edinebilirsiniz. Benim ilk izlenimim Estonyalıların 300 km ötedeki Letonyalılardan fiziksel görünüş olarak farklılaştıkları. Daha koyu tenliler ve çok daha fazla sayıda esmer var. Letonyalılar fiziksel olarak daha uzun boylu ve gelişmiş, daha sportif vücut yapıları var. Bu kadar yakın mesafe iki halk arasında bu denli fiziksel farklılığın olması şaşırttı beni.

Tallinn bir masal şehri. Tabi ki old town’dan bahsediyorum. Kuleler ve surlarla çevrili kırmızı kiremitli sivri çatılı taş yapılı evlerden oluşan, taş kaldırımlı bir kent eski Tallinn. Belediye meydanından yukarıda hükümet meydanına doğru çıkacaksınız. Hükümet meydanı (Toompea) şehrin en yüksek noktası. Estonyalılar bir nebze olsun şanslı, kentleri tamamen düz değil, diğer kuzey ülkesi insanlarının hayatlarında dağ tepe yok. Bize yüksek dağlar ne kadar da basit geliyor değil mi? Onların bir an için yok olduğunuı, hayatınızda yükseklik hissi diye bir şeyin mevcut olmadığını varsayın? Hayatımızdan bir boyut eksilmiş olur, ne kadar da eksik hissederiz kendimizi!

Old Town’da tepede Hükümet Meydanı’nda Parlamento’nu (pembe bina) hemen önünde Alexander Nevsky Rus Ketadrali en gösterişli yapı. 1894’te yapılmış. Rus çarı Tallinn’e damgasını vurmak için diğer her şeyi bu yapıyla domine etmek istemiş herhalde. Katedral Sofya’daki küçük rus kilisesine çok benziyor. Kilisenin tepesindeki hacların altında hilalleri göreceksiniz. Bu hilaller rusların osmanlılara karşı kazanmış olduğu zaferlerin simgesi..

Old Town’da Pikk Jalg (Uzun bacak) Sokağı boyunca yürüyecek, Sn Nicholas Kilisesine bir göz atacak, St. Olaf’s Kilisesi’nin 124 mt yüksekliğindeki kulesine çıkacak, çok sayıdaki café ve pastanede keyif yapacaksınızdır. Bu arada belirtelim, Tallinn belediyesi St. Olaf’s Kilisesi’nin kulesinin eşsizliğini korumak için başka yüksek bir yapıya izin vermiyormuş!

Ana meydanı (Belediye Meydanı) çok sayıda restoran çevrelemiş. Bizdeki gibi delikanlılar restoran önlerinde turistleri kendi restorantlarını tercih etmeleri için ikna etmeye çalışıyorlar.

Belediye Meydanı’nda dünyanın en eski eczanesi hala faaliyette (1422’den beri). Belediye Binasına sırtınızı verdiğinizde karşıda sağ köşede.

Belediye Binası Avrupa’nın en eski belediye binasıymış, kulesine bakıp kilise demeyin. Bu binanın içinde dünyanın en yüksek tavanlı (77 mt) tuvaleti varmış! Girip ihtiyaç görme fırsatımız olmadı:)

Tallinn Old Town’ın nasıl pazarlanacağına güzel bir örnek. Her şeyiyle çok güzel muhafaza ve restore etmişler. Bir şehir nasıl marka yapılır buna güzel bir örnek. Ama biz Talin’in shaip olduklarından çok daha fazlasına sahip olan İstanbul’u bir marka yapamadık. Tabi bunun için İstanbul’un kurtuluşu/fethi gibi etkinlikler düzenlemekten vazgeçip İstanbul’u tüm tarihi ile kucaklayabilecek bir zihniyet gerekiyor. İstanbul'u İstanbul yapan sadece 1453 sonrası değil onun tüm tarihidir.

Yorumlar

Özgür Coşar dedi ki…
Tallinn ile ilgili okuduğum en iyi blog yazısı. Elinize sağlık.

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Hiçbir şey yapmamanın tatlılığı”/Güney İtalya

Güney Fransa, Cannes, Nice, Monte Carlo

Den Haag, The Hague, Lahey veya her neyse!